Eğitim
CAN KORKUSUYLA EĞİTİM OLMAZ; YAŞAMAK İSTİYORUZ!
Savaşlarda bile hedef alınmaması üzerine uluslararası anlaşmalar olan, dünyanın en güvenli mekanları olması gereken okullar, Türkiye’de şiddet sarmalının kucağına itilmiştir.
Şimdi Eğitim-İş olarak soruyoruz diyerek açıklama yapan Eğitim İş Gaziantep Şube Başkanı Ali Arpat şunları söyledi
• “İtibardan tasarruf” olmuyor da güvenlikten olur mu?! Gerekli adımların atılması için daha kaç eğitim emekçisinin, kaç öğrencinin can vermesi gerekiyor?
• İktidarın plansızlığı sebebiyle ülkenin demografik yapısı ve güvenliği ciddi risk altındadır. Bu güvenlik açığının faturası bizlerin canı mı olacaktır?
Bu sorulara yanıt vermeden bizler, başsağlığı dileyecek hiçbir yöneticinin samimiyetine ve ciddiyetine inanmıyoruz.
Her suç gibi bu suçun da azmettiricilerini biliyoruz.
- Öğretmenler çalışmıyor gibi bir algıyı yaymaya çalışıp, öğretmenin hakkını gasp eden iktidar.
- Liyakatsizce atanan, her fırsatta eğitim emekçisini aşağılamaya çalışan mülki amirler.
- Öğretmenin eğitimin mimarı olduğunun idrakinde olmayan yönetim zihniyeti.
Bugün eğitim emekçilerinin kendilerinin ve öğrencilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması en çok sizlerin eseridir.
Anayasaya göre her öğrencimizin eşit, adil ve bedelsiz alması gereken bir kamu hizmeti olan eğitim alanı, devlet okullarının niteliğini ve niceliğini yetersiz bırakıp sermayeye kâr kapısı yapılmasaydı, her önüne gelenin eğitim kurumu açmasına zemin hazırlanmasaydı, “Sen benim Bakanlığıma bağlısın ve ülkenin geleceği senin kasanın içinden daha önemli” diyecek bir zihniyet olsaydı bugün İbrahim Oktugan öğretmenimiz yaşıyor olacaktı!
Bizler Başöğretmenin eğitim neferleriyiz; kendi değerimizi biliyor, itibarımıza, haklarımıza, canımıza, canımızın parçası olan öğrencilerimize sahip çıkıyoruz!
Eğitim-İş olarak, ÖMK’ya karşı yakın zamanda giriştiğimiz eylemlilik sürecinde ana başlığımız “Öğretmene Saygı” olmuştu.
Bir kez daha görüyoruz ki, bu başlık hâlâ ülkenin en önemli sorunlarından biridir. Fakir Baykurt’un dediği gibi “Öğretmen horlanmaz, öğretmene saygı duyulur”.
Bu erdemden uzak olan yöneticilere sesleniyoruz:
Öğretmenin emeğine, canına, fikrine, haklarına saygı duyacaksınız; bunu öğreteceğiz. En iyi yaptığımız şeyi yaparak size ‘ders’ vereceğiz.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Okulda şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için atılması gereken acil adımlar var
Bunlar,
- Eğitimde şiddet yasası acilen çıkarılmalıdır. Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.
- Özel ya da devlet okulu ayırmaksızın, tüm okulların güvenliği derhal sağlanmalıdır. Devleti yönetenler kadrolu güvenlik personeli atamalı ve giriş kapılarına dedektörler koymalıdır.
- Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.
- İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içerik doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten toplumsal yaşam dersleri içeren programlar hazırlanmalıdır.
Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyoruz. Can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz!
Artık yeter!
Yaşamak istiyoruz,
Eğitimde adalet istiyoruz!